воскресенье, 15 ноября 2015 г.

Piyano Sanatında yeni anlamlar: Yorumculuktan ("Performer") İcracılığa ("Executor") doğru.



   Çağdaş dünyada bir  çok eski anlamlar değişmektedir. Bu, bilim ve  sanat dünyası için de geçerlidir. Örneğin, antik zamanlardaki simya sembollerinin modern bilimde (astronomi  ve kimyada) geniş kullanıldığını görüyoruz. Anlamlar radikal değişmemiştir, lakin yeni boyutlar kazanmıştır.
   Bu eğilimler sanat dünyasında da geniş yayılmışlar. “Klasik”ten  “neoklasik”e, “modern”den   “postmodern”e , tonal müzikten – serial müziğe bir çok eski anlamlar yenilenmiş ve yeni boyut kazanmışlardır.
   Günümüz  müzik icracılığı da bu eğilimlerden kenarda kalmamıştır.Üç asırlık tarihi olan ve daha yeni bir sanat türü olan  enstrümantal  icracılık  bile bir çok değişime uğramıştır.
   Bu yazıdaki konumuz - piyano icracılığında yaşanan değişimlerdir. Çok küçük bir  zaman dilimi içinde  piyanizm  klavsen’den(“clavecin”)  klavikord’a(“clavichord”), sonra da piyano’ya evrimleşmiştir. Temel prensipleri  aynı olsa da, bu enstrümanların  icracılıklarında büyük farklar vardır. Modern piyano’nun da  çağdaş halini alması birçok değişimler  sonucunda olmuştur. Örnek olarak, çekiç mekanizmasının, susturucuların, temel aksanların, pedal mekanizması ve yazılış sembollerinin evrimleşmesini hatırlaya biliriz.
   İcracılıkta da bu değişimler her dönemde karşımıza çıkmaktadır. Barok dönem’de Bach’ın polifoni’si,  Klasik Dönem’de Beethoven’in  Sonat’ları, Romantik  Dönem’de  Chopin ve  Liszt’in virtüözite kavramlarını değiştirmesi buna birer  örnektir.
  Çağdaş Dönem’de de piyano besteciliği ve icracılığı birkaç önemli gelişme yaşamıştır . Bunların en önemlilerine göz atalım:
-Arnold Schoenberg’in 1923’te  “serial”  teknikde  piyano için bestelediği  op.23;
-John Cage 1938’te  “Bacchanale” eseri ile sanat dünyasına sunduğu “Hazırlanmış piyano” (“Prepared  piano”) anlamı ve terimi;
-1952’de  “ 4'33"  ” adlı  eseri ile yine  John Cage tarafından  “Performans” anlamının ve teriminin sunulması;
-1960’larda Mauricio Kagel tarafından elektronik müziğin başlatılması ve “Enstrümantal Tiyatro” anlamının ortaya çıkışı;
-George Crumb’un 1970-lerde başlattığı “Genişletilmiş piyano”(“Amplified  piano”) anlamı ve “Grafik Notasyon”u;
-Karlheinz Stockhausen’in XX yüzyılın 70-80’li yıllarında başlattığı  “Kontrollü rastlamsal” (“Aleatoric”) müzik.
 Bunlar içinde piyano icracılığını  en fazla etkileyenlerden  “Prepared” ve “Amplified”  tekniklerinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu teknikler piyanistin klasik icra(çalma) hususiyetlerini değiştirmiştir. “Hazırlanmış(“Prepared”) piyano” piyanistin konserden önce piyano telleri içine çeşitli nesneler yerleştirmesiyle oluşur. Bu nesneler piyanonun sesini eserden-esere tanınmayacak kadar değiştirir. Besteci  öngördüğü  bu nesneleri(metal, cam, lastik ve s.) eserin notalarında  belirtmektedir. Piyanonun sesi performansın sonuna dek “programlanır” ve değişmez. Bu teknikle bestelenmiş eserlere örnek olarak  John Cage’in “Sonatas  and  Interludes”(1946-48) adlı eserlerini hatırlayabiliriz.
     “Genişletilmiş(amplified) piyano”  tekniğinde  piyanist  bastığı tuşların yanı sıra , bestecinin planına göre piyanonun tellerinde, kapağında, metal çerçevesinde  de değişik sesler(efektler)  sergileyebilir. Bu çeşitli efektler de notada belirtilmişler, yalnız  “prepared piano”dan farklı olarak kalıcı değiller. Piyanist tellerden kalkıp, normal tuşlarda da(“ordinaro”) çalabilir. Piyanonun sesi konserin sonuna dek programlanmış değildir. Bu tür eserlere örnek olarak George Crumb’un “Macrocosmos I” ve “II” (1972-73)  eserlerini gösterebiliriz. Bu tekniklerin her biri klasik piyanodan çok farklı ses yelpazesi  (diapazon’u) sunmaktadır.
 
Son olarak, piyanizmin alışılmış sahne imajının değişmesine yol açan “Enstrümantal Tiyatro” tarzına göz atalım. Burada piyanist yalnızca piyano “seslendiricisi” (“performer”)  değil, besteci planına göre birer “eser icracısı”dır (“executor”). İcracı(“executor”) piyano dışında başka enstrümanlarda da çalabilir, sahnede hareket ederek değişik sanatsal görevler yapabilir ve  sahne müzik performansının bir hissesine dönüşür. Burada biz oturarak müzik seslendiren piyanist imajının değiştiğini görüyoruz. “Icracı” (“executor”) piyanistten çok daha fazlası anlamına geliyor. Bu tip müzisyen piyanistik beceriler dışında sahne performansı yeteneklerine de sahip olmalıdır. “İcracı” sahne ve dışında besteci tarafından öngörülen, kompozisyonun gerektirdiği hareket ve görevleri yerine yetirmelidir.
    “Enstrümantal Tiyatro” Mauricio Kagel ve Karlheinz  Stockhausen’in eserleri arasında sıklıkla görülmektedir. Bu tip eserlere parlak örnek olarak, Faradj Karaev’in “Der Stand der Dinge”(1991) eserini gösterebiliriz.

Комментариев нет:

Отправить комментарий