Çağdaş dünyada bir çok eski anlamlar değişmektedir. Bu, bilim
ve sanat dünyası için de geçerlidir. Örneğin,
antik zamanlardaki simya sembollerinin modern bilimde (astronomi ve kimyada) geniş kullanıldığını görüyoruz.
Anlamlar radikal değişmemiştir, lakin yeni boyutlar kazanmıştır.
Bu eğilimler sanat dünyasında da geniş
yayılmışlar. “Klasik”ten “neoklasik”e,
“modern”den “postmodern”e , tonal
müzikten – serial müziğe bir çok eski anlamlar yenilenmiş ve yeni boyut
kazanmışlardır.
Günümüz
müzik icracılığı da bu eğilimlerden kenarda kalmamıştır.Üç asırlık
tarihi olan ve daha yeni bir sanat türü olan enstrümantal
icracılık bile bir çok değişime
uğramıştır.
Bu
yazıdaki konumuz - piyano icracılığında yaşanan değişimlerdir. Çok küçük
bir zaman dilimi içinde piyanizm
klavsen’den(“clavecin”) klavikord’a(“clavichord”), sonra da piyano’ya
evrimleşmiştir. Temel prensipleri aynı
olsa da, bu enstrümanların
icracılıklarında büyük farklar vardır. Modern piyano’nun da çağdaş halini alması birçok değişimler sonucunda olmuştur. Örnek olarak, çekiç
mekanizmasının, susturucuların, temel aksanların, pedal mekanizması ve yazılış
sembollerinin evrimleşmesini hatırlaya biliriz.
İcracılıkta
da bu değişimler her dönemde karşımıza çıkmaktadır. Barok dönem’de Bach’ın
polifoni’si, Klasik Dönem’de
Beethoven’in Sonat’ları, Romantik Dönem’de
Chopin ve Liszt’in virtüözite
kavramlarını değiştirmesi buna birer
örnektir.
Çağdaş Dönem’de de piyano besteciliği ve icracılığı
birkaç önemli gelişme yaşamıştır . Bunların en önemlilerine göz atalım:
-Arnold
Schoenberg’in 1923’te “serial” teknikde
piyano için bestelediği op.23;
-John Cage 1938’te “Bacchanale” eseri ile sanat dünyasına sunduğu
“Hazırlanmış piyano” (“Prepared piano”)
anlamı ve terimi;
-1952’de
“ 4'33" ” adlı eseri ile yine John Cage tarafından “Performans” anlamının ve teriminin
sunulması;
-1960’larda
Mauricio Kagel tarafından elektronik müziğin başlatılması ve “Enstrümantal Tiyatro”
anlamının ortaya çıkışı;
-George
Crumb’un 1970-lerde başlattığı “Genişletilmiş piyano”(“Amplified piano”) anlamı ve “Grafik Notasyon”u;
-Karlheinz
Stockhausen’in XX yüzyılın 70-80’li yıllarında başlattığı “Kontrollü rastlamsal” (“Aleatoric”) müzik.
Bunlar içinde piyano icracılığını en fazla etkileyenlerden “Prepared” ve “Amplified” tekniklerinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu
teknikler piyanistin klasik icra(çalma) hususiyetlerini değiştirmiştir.
“Hazırlanmış(“Prepared”) piyano” piyanistin konserden önce piyano telleri içine
çeşitli nesneler yerleştirmesiyle oluşur. Bu nesneler piyanonun sesini
eserden-esere tanınmayacak kadar değiştirir. Besteci öngördüğü
bu nesneleri(metal, cam, lastik ve s.) eserin notalarında belirtmektedir. Piyanonun sesi performansın
sonuna dek “programlanır” ve değişmez. Bu teknikle bestelenmiş eserlere örnek
olarak John Cage’in “Sonatas and Interludes”(1946-48) adlı eserlerini
hatırlayabiliriz.
“Genişletilmiş(amplified) piyano” tekniğinde piyanist bastığı tuşların yanı sıra , bestecinin planına
göre piyanonun tellerinde, kapağında, metal çerçevesinde de değişik sesler(efektler) sergileyebilir. Bu çeşitli efektler de notada
belirtilmişler, yalnız “prepared
piano”dan farklı olarak kalıcı değiller. Piyanist tellerden kalkıp, normal
tuşlarda da(“ordinaro”) çalabilir. Piyanonun sesi konserin sonuna dek
programlanmış değildir. Bu tür eserlere örnek olarak George Crumb’un
“Macrocosmos I” ve “II” (1972-73) eserlerini
gösterebiliriz. Bu tekniklerin her biri klasik piyanodan çok farklı ses yelpazesi (diapazon’u) sunmaktadır.
Son
olarak, piyanizmin alışılmış sahne imajının değişmesine yol açan “Enstrümantal
Tiyatro” tarzına göz atalım. Burada piyanist yalnızca piyano “seslendiricisi”
(“performer”) değil, besteci planına
göre birer “eser icracısı”dır (“executor”). İcracı(“executor”) piyano dışında
başka enstrümanlarda da çalabilir, sahnede hareket ederek değişik sanatsal
görevler yapabilir ve sahne müzik
performansının bir hissesine dönüşür. Burada biz oturarak müzik seslendiren
piyanist imajının değiştiğini görüyoruz. “Icracı” (“executor”) piyanistten çok
daha fazlası anlamına geliyor. Bu tip müzisyen piyanistik beceriler dışında
sahne performansı yeteneklerine de sahip olmalıdır. “İcracı” sahne ve dışında
besteci tarafından öngörülen, kompozisyonun gerektirdiği hareket ve görevleri
yerine yetirmelidir.
“Enstrümantal
Tiyatro” Mauricio Kagel ve Karlheinz
Stockhausen’in eserleri arasında sıklıkla görülmektedir. Bu tip eserlere
parlak örnek olarak, Faradj Karaev’in “Der Stand der Dinge”(1991) eserini
gösterebiliriz.
Комментариев нет:
Отправить комментарий